Kitabımın başlangıç kısmı bu içeriğini ve nasıl yazdığımı göstermek istedim size beğenirseniz devamını da yazdıkça eklerim foruma
Yıl:2052
Yer: New York, ABD
İnsan… Dünyada binlerce keşfedilen ve keşfedilmeyen daha binlerce hayvan, bitki ve biz insanoğlu. Binlerce yıl tertemiz kalan bu dünya biz insan ırkının yaşamasıyla adeta yok olmanın eşiğine geldi. En tehlikeli olan biz insanlık 2010 yılına girilmesiyle birlikte kendi mahşerimizi cehennemimizi yarattık. Aradan tam 42 yıl geçti. Dünya artık tanınmaz bir hale geldi. Bir zamanlar dünyanın en gözde en kalabalık şehirleri şimdi ya hayalet şehre ya da kurt adamların kontrolüne geçti. Biz nasıl bu hale geldik nasıl? 2010’daki o patlama bizim yok oluşumuzun en büyük işaretiydi. Dünyaya egemen olan ırkımız nasıl oldu da bu dünyanın misafiriymiş gibi olduk. Şimdi sizi 42 yıl öncesine dünyanın şimdiye göre daha yaşanılır olduğu ve kendi sonumuzu bile bile hazırladığımız o günlere götürüyorum.
Yıl:2010
Yer: New York, ABD
Ülkeler arasındaki ilişkiler pek sağlıklı değildi. Dünya liderleri televizyon karşısına çıkıp ortalığı germekten başka bir şey yapmıyorlardı. Çoğu otoriteler 3.Dünya Savaşının eşiğinde olunduğunu söylüyordu. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler birbirleriyle güç yarışına girmişlerdi. Hepsi kendi ülkelerinin dünyanın tek ve yenilmez gücü olmasını istiyordu. Başta Amerika. 2010 Şubat ayında yapılan NATO biyolojik ve kimyasal silahlar toplantısında Amerika masada diğer ülkelerin gerisinde kalmıştı. Beyaz Saray bu durumdan pek hoşnut değildi ve toplantı onlar için pek de iyi gitmemişti. Ülkesine dönen Amerikan liderler başkanla bir toplantı yaparak ülkenin geneline bir bildiri yayınladılar. Bütün teknoloji ve bilim şirketlerinin araştırma ve geliştirme (AR-GE) ekiplerini Beyaz Saraya başkanlık ofisine çağırdı. Yaklaşık 1 hafta sonra 500 kişilik bir ekip oluşturuldu bile. Amaç belliydi. Amerika’yı süper bir güç yapmak ve olası bir savaş durumunda galip taraf olmak. 500 kişilik bu ekibin başı hiç şüphesiz Amerika’nın en başarılı ve en zeki bilim adamı George Nepal’dı. Son 5 sene içinde ordunun ve Amerika Birleşik Devletinin kullandığı biyolojik ve teknolojik ekipmanlarda onun imzası vardı. Başkan toplantı odasına girdi ve o tarihi konuşmasına başladı.
‘Hoş geldiniz beyler. Hepiniz buraya gelmenizdeki sebebi biliyorsunuz. Diğer ülkelerin çok başarılı olabilecek projeleri var. Milletimizin böyle bir şeyden geri kalmasını bu ülkenin başkanı olarak izin vermem. 3.Dünya Savaşı şu birkaç yıl içerisinde kapımıza dayanabilir ve diğer ülkelere mutlak üstünlük kuracak bir silaha ya da teknolojiye ihtiyacımız var. Bu iş için siz güvenilir bilim insanlarını buraya topladım. Projenizi bana sunarsanız mali bütçe açıdan hiçbir sıkıntı çekmeyeceğinizi garanti ederim. Maliye Bakanlığımız bu konu hakkında hiçbir ödemeden kaçmayacaktır.’
O sırada George Nepal in aklına yaklaşık 1 senedir üstünde çalıştığı süper asker projesi geldi ve Başkanım izninizle diyerek konuşmasına başladı.
‘Benim ve çalıştığım Paien Technology şirketindeki ekibimin bir süredir üzerinde çalıştığı SÜPER ASKER projesi var. Belki şuan size bir çizgi film gibi gelebilir ama bazı gelişmeleri elde ettik bile. İnsan DNA sının geliştirilebilir olduğunu ve yapısının değişkenliğe adapte olduğunu tespit ettik. Doğru uygulanırsa sıradan bir askerin onlarca hatta yüzlerce askere denk olabileceğini size garanti ederim. SÜPER ASKER savaş anında normal bir insandan daha güçlü ve sezilerinin daha kuvvetli olması içten değil. Fakat buna ek olarak yaralarının çok kısa bir sürede iyileşebileceği ve bir insana göre daha çevik ve hızlı olabileceği de çabası.’
Başkanın aklına bu fikir yatmıştı fakat profesöre bu işin herhangi bir radyoaktif ya da biyolojik tehlikesi olup olmadığını söyledi. Profesör ise tamamen güvenli ve iyi imkânlar çerçevesinde yapılabileceğini fakat her türlü ihtiyaçlarının istenildiği zaman yerine getirilmesi sözünü başkandan istedi. Onayın çıkması sadece 2 dakika sürdü ve 208 numaralı dosya ile resmi olarak yürürlülüğe koyuldu. Bu toplantı basına kapalı yapıldığı için halka bir basın açıklaması yapılması gerekiyordu.
Toplantıdan yaklaşık 3 gün sonra şehrin hemen dışındaki boş bir araziye askeri bir üs ve araştırma merkezi kurulmaya başlandı. Amerikan ordusundan yaklaşık 400 asker buranın korumasını yapacaktı ve olası bir durumda içeride çalışan ekiplerin güvenliğini sağlayacaktı. Bölge giriş ve çıkışa kapatıldı. Hiçbir medya ve basın mensubunun çekim yapmasına veya görüntü almasına izin verilmedi. Üssün bulunduğu bölgeden de yolcu uçakları hariç uçakların veya helikopterlerin geçişi yasaklandı. Çünkü halkın henüz hiçbir şeyden bir haberi yoktu ve resmi açıklama olana kadar da dedikoduların yayılmaması için gizli tutulması gerekiliyordu. İşte beklenen gün gelmişti. Başkan açıklama için televizyona geçecekti. Yaklaşık 1 dakika sonra canlı yayında olacaktı. Önce başkan arkasından da George Nepal. Başkan kürsüye çıkmıştı. Ülkedeki bütün televizyon kanalları ve medyadaki herkes oradaydı. Konuşma başladı.
‘Sayın Amerika halkı. Bugün burada tarihi bir gün için toplanmış bulunmaktayız. Bugün ülkemiz için bir milattır. Bildiğiniz üzere dünya üzerindeki bu karışıklıklar hepimizi rahatsız etmekte. Olası herhangi bir savaş durumunda Amerikanın silah gücü tartışılmaz ama diğer kısımlardan ülke olarak zayıf kalmış bulunmaktayız. Hükümetin onayıyla bugün sabah saatlerinde SÜPER ASKER adını verdiğimiz proje yükümlülüğe girmiştir. Şimdi bu projenin yaratıcısı ve beyni olan George Nepal’ı buraya davet ediyorum.’
Salonda alkış tufanı oluştu herkesin gözleri kamaşmıştı. Süper Asker.. Sadece çizgi filmlerde gördüğümüz o süper kahramanlar gerçek mi olacaktı acaba. George geldi ve o alkışlar içerisinde konuşmasına zorlukla başlayabildi.
‘Sayın başkanımızın da dediği gibi SÜPER ASKER adlı biyolojik ve savuma amaçlı bir projemiz var. Bu proje bize insan DNA’sının istediğimiz ölçüde değiştirilebildiğini ve değişen DNA’nın yapıya kolayca uyum sağladığını tespit ettik. Sıradan bir askeri ya da insanı onlarcasına yüzlercesine denk getirebiliriz ve buda bizi bir süper güç yapar.’ Dedi ve salonda bir şaşkınlık tedirginlik havası oluşmaya başladı. Çünkü insanların beklediği tam olarak böyle bir şey değildi. Bir muhabir elini kaldırdı ve herkesin merak ettiği bir soruyu sordu.
‘Profesör bu projenin ne kadar sağlıklı ve ne kadar güvenilir olduğunu düşünüyorsunuz. Bunun insan üzerinde denenmesi yerine neden makinelere başvurmuyorsunuz insan hayatının riske atılması çok tartışılır.
Ayrıca bir insan üzerinde ilk kez denenmesinin doğruluğu tartışılır.’dedi Nepal ise anında cevaplayarak ‘Hanımefendi bu dünyayı insanlar inşa etti makineler değil ayrıca savaş sırasında insana güvenirim, makinelere değil.’ Dedi. Başkanın onu tam desteklemesiyle ortalık iyice gerildi. Başkan ve Nepal toplantı salonunu canlı yayında terk etmesiyle gerilim tavan yaptı ve tüm kanallar canlı yayını oradan sonra kestiler. Ülkenin genelinde tepkiler çığ gibi büyüdü. Birçok şehirde olayın akşamında gösteriler ve eylemler düzenlendi. Açılan pankartlarda herkesin dikkatini çeken şu yazılar oldu. Biyo saçmalık değil HUZUR istiyoruz. İnsan hayatı bu kadar kolay olamaz ve Sinirimizi bozma Paien idi. Protestolar iyice arttı. İnsanlar tehlike içinde olduğunu hissediyorlardı. Ülke genelinde milyonlarca insan sokaklarda tepkilerini dile getirdi. Beyaz Saraydan gelen emirle polis ve askeri güçler şehirlere girdi gösteri yapan insanlara uyarıda bulundu fakat kimse oralı olmadı çünkü insanlar öfkeliydi kendilerine yapılan bu saygısızlıktan ötürü. Son gelen emirle polis ve asker halka saldırmaya başladı. Biber gazları adeta her yerdeydi. Polis ve asker çok acımasızca ellerindeki coplarla ve biber gazlarıyla insanları her yerde adeta avlıyordu. Sonunda halkta karşılık vermeye başladı ve adeta ülkenin dört bir yanı savaş alanına döndü. Yakılan araçlar kırılan dükkân camları zarar gören mekânlar. Yaklaşık 2 gün süren bu olayların sonucunda saraydan açıklama geldi ve bundan sonra herhangi bir gösteride veya provokatör davranışlarda kolluk güçlerine vur emri verilmişti ve yakalanan kişiler direk mahkemede tutuklanacaktı. Bu açıklamadan sonra insanlar çekilmeye başladı ve olaylar son buldu.
Araştırma merkezinin inşaat kısmı bitmişti. Askeri helikopterle ve tırlarla araştırma malzemeleri ve laboratuar taşınıyordu. Artık gündüz saatleri basın mensuplarının üssün belirli bölgelerine giriş ve çıkışlarına izin verildi. Fakat gece saati bölgede askeri personel ya da çalışanlardan başkası görülürse ya vurulacaktı ya da tutuklanacaktı. Çalışmalar ertesi gün hemen başladı. Nepal ve 500 kişilik ekibinin çalıştığı yer tesisin ortasındaki kafes şeklindeki kompleksin yaklaşık 400 metre altındaydı. Milyonlarca dolar bütçeyle korunan bu tesis herhangi bir nükleer patlama ya da hava saldırısına karşı oldukça dayanıklıydı. Ayrıca tesisin etrafında jammer(sinyal bozucu) bulunmaktaydı. Böylece herhangi bir uzaktan kumandalı patlayıcıların ya da dinleme cihazları çalışmayacaktı. Nepal ve ekibinin çalışmaları tam gaz ilerliyordu. Fakat birkaç elemente radyoaktif maddeye ihtiyaçları vardı. Bunların en geç 2 gün içinde getirilmesi gerekiyordu. Paien Technology hemen devreye girerek bu nadir bulunan 2 elementin getirilmesini sağladı. O gün zırhlı araçla şehrin sakin yerlerinden geçen bir konvoy sokakta gezinen bir gencin gözüne takıldı. Aracın arkasında radyoaktif ve ölümcül tehlike yazıyordu. Telefonunu çıkarıp bunların hepsini kaydeden bu genç hemen evine gidip videoyu internete koydu. 1 saat içinde milyonlarca izlenmeye ulaşan bu video tekrar halkın ve tabii ki de bütün dünyanın dikkatini bir anda bu olaya çekmişti. FBI hemen bu gencin kimliğine ve adresine ulaştı. Evine baskın yapılıp tutuklandı ve gazetelere bu ‘FBI o genci tutukladı. Amerika ne saklıyor? ‘ olarak manşet atıldı. Başkan ve hükümet bu basit olayın hemen kapanmasını sağlamalıydı. Bunun için hemen bir senaryo yazılmalı ve bu olay kapatılmalıydı. Ertesi gün yapılan açıklamada bu gencin adının Steve Borg olduğunu ve Amerika’ya geçen hafta yerleştiğini aslen Fransız olduğu belgelerle sunuldu. Koyduğu videonun ise montaj olduğunu arabanın arkasında bulunan logonun Paien Technology’nin simgesi olduğu ve yeni açılan araştırma merkezine malzeme taşıyan araçlar olduğunu söyledi. Ayrıca Steve’in bu yaptığının halkı galeyana ve isyana teşvik etme ülke çıkarlarına ihanetten yargılanacağını söyleyince plan tam istedikleri gibi gitmişti ve böylece olayın üstü örtülmüş oldu ve büyük bir kitleyi de inandırmış oldular.