1) Yıl 236. Çok garip olaylar oluyor. Olamaz bir dev geliyor.
- Vistor şuna bak bir dev!
- Sorun yok onu geldiği yere geri gönderirim.
- Bunu nasıl yapacaksın? Özel güçlerini kullanamazsın.
Vistor cevap vermez ve deve doğru gider. "Dur bakalım dev! Ne yapıyorsun burada?" Dev kükrer ve Vistor'a doğru gider. Vistor 119 yılından beri yaşayan bir SaynVan kahramanıdır. Özelliği çok zeki olması ve işlerini zekasıyla çözmesidir. Hatta gerçek adı Vaskard'di ama "çok zeki, akıllı" anlamına gelen Vistor adını verdiler. Vistor bu gücünü doğru kullanmayı başardı. Bölgelerine saldıran bütün kötü kişileri veya başka şeyleri durdurdu. Bu yüzden ona zamanla (1 yıl arayla) 2 tane özel güç verildi. 1. gücünün adı: Süper Elektrik, 2. gücünün adı da: Yan Düşünce. Bunlar çok işine yarayacak güçlerdir. 1. gücü sayesinde başkasının zihnine girip beynine elektirk verebilir, 2. güç ile de kötü bir kişinin aklını tersine çevirerek onu iyi yapabilir. Ama bu güçleri veren SaynVan Yöneticisi, ona bu güçleri sadece çok zor durumda kaldığında kullanabileceğini; yoksa beyninin içindeki antenin sinyal verip kendisini zor durumda bırakacağını söyledi.
Vistor da bu çok önemli bir durum olmadığı için sadece devle konuştu. Onu sakinleştirmeye çalıştı ama dev daha çok sinirlendi.
- Olamaz dev bizi bitirecek!
- Sakin olun hiçbir şey olmayacak.
Vistor deve şöyle der: "İstersen bizden biri olabilirsin. Biliyoruz seni zorluyorlar ve bizi öldürmezsen seni de öldürecekler." Dev bağırmaya, yani ağlamaya başlar ama o bağırarak ağladıkça yerler sallanır. Vistor: "Dur hepimiz öleceğiniz, seni korumamızı istiyorsan sessiz dur" der. Dev susar ve kendi dilince beni koruyun yoksa ölürüm der. Vistor da çok zeki olduğu için onun dilini ve dediğini anlamıştır.Tamam der. Onu bir sığınağa götürür. Sığınaktan tam çıkacakken (arkasını döndüğünde) bir tane çok karanlık gölge görür. Sonra da sesler gelmeye başlar: Dev! Hata ettin. Onları öldürmeliydin, bunu yapmamalıydın. Vistor ile dev çok korkar ve Vistor:
- O da ne?
2) Vistor artık özel gücünü kullanması gerektiğini düşünür ama onu göremediği, o sadece gölge olduğu için aklına çok şey gelmez. Daha sonra da "cesaretin varsa karşıma çık!" der ve gölge de güler.
- Hahaha. Çıksam da çıkmasam da beni yenebileceğini mi sandın?
- Eğer kendine güveniyorsan çıkarsın!
Gölge çıktığında inanılmaz büyük bir kişi gelir ve Vistor hemen beynine elektrik vermeye başlar. Gölge ben o kadar çabuk ölmem derken ölür. Ama Vistor hemen, aniden ortadan kaybolur. 1 saat sonra Vistor'un kaybolduğunu öğrenirler ve her yerde aramaya başlarlar ama bulamazlar. Vistor gücünü yine kötü yerde kullandığı için SaynVan Yöneticisi tarafından cezalandırılıp kimsenin bilmediği ve bulamayacağı bir yere ışınlandırılır. SaynVan ondan güçlerini almaz ama cezasını çekmek için en az 500 yıl daha burada olacağını söyler.
Yıl 794. Vistor ortalıkta yokken artık yaşadıkları yer kötü kişiler ve kötülükler nedeniyle yok olmak üzereymiş. Bütün herkesi öldürüyorlarmış. Ülkeyi yeni birlik ele geçirmeye başlamış. Vistor yokken 688 yılında Esintili Güneş adındaki bir çağa geçiş yapmışlar. Bu çağda artık yeni yapılmış sığınılacak yerler, düz bir tahta (yollarda gitme aracı) insanların yaşamak için yedikleri daha güzel kemikler, dağlardan akan ve içilebilen maddeler, koşuşturma alanları yapılmış. Yıl 792 olduğunda da artık çok daha fazla gelişmeye başlamışlar.
Kötü insanlar son kalan insanları ve kendi yaptıkları her şeyleri, her yerleri yok ederken birden küçük bir insan düşmüş. Bu kişi düşer düşmez her yer sallanmış. Bütün kötü insanlar ona saldırmış ama düşen kişi tek parmağıyla hepsini parçalara ayırmış. Hemen yanına gidip sormuşlar:
- Kimsin?
- Beni Vistor gönderdi. Ben de en güçlü kahramanım.
- Vistor ölmedi mi?
- Hayır o yaşıyor.
- Şu anda nerede?
- Söyleyemem.
- Boyunuz çok kısa değil mi?
- Boyum kısa olduğu için gücüm ve dayanıklılığım çok fazla. Ama çok hızlı olduğum söylenemez.
- Ne zaman kahraman oldunuz?
- Ben bile unuttum ama galiba 3 yıl olmuştur.
Konuşmaları bittikten sonra cezası bitmiş Vistor gelir. Ben bir suç işlemiştim ama bu ilk ve sondu!
3) Arkalardan bir sesler duyulur ve baktıklarında; en son kalan Yıkıcı Renb vahşisini görürler. Bu kişi 521 yılından beri olan en kötü kişidir. Hatta artık vahşi bile demeye başlamışlar. Herkes kaçmaya başlar. Vistor ve o diğer kahraman tanışmıştır. Güçlü olan kahramanın adı Hökdiğ'dir. Yıkıcı Renb onlara doğru bir yok etme topu fırlatır ve top çok büyüktür. Bütük bölgeyi havaya uçuracaktır. Ama Vistor cesurca davranıp kendini feda eder. Hökdiğ'nin önüne atlayıp bütün herkesi kurtarır. Yıkıcı Renb de bu kadar yeter der ve kaçar. Vistor ölmüştür. Artık sadece Hökdiğ kalmıştır.
Yıl 1503. Artık hiçbir şey olmuyordur. Ama bir gün Hökdiğ'nin etrafını 2 kişi sarmıştır. Biri Hökdiğ'i tutar, biri de gücünü emmeye başlar. Arkadan Renbil kağıtları atan biri gelir. Bu, evet bu Vistor! Vistor o kötülerin İkisini de öldürür.
- Ama bu nasıl oldu?
- Bilmiyorum nasıl olduysa kendime geldim. Biz şu anda hangi çağdayız?
- Hala Esintili Güneş.
- Hayır! Artık bundan sonra Renbil Çağı!
Yeni çağ ile birlikte yeni bir ordu oluşmuştur. Kötüler kendileri için bir birlik kurmuştur. Bu birlikte artık yeni çıkan silahlar, yeni çıkan patlayıcı atma aletleri kullanan kişiler vardır. İyilerin işleri çok zordur. Bütün kötüler kendilerini geliştirmeye başlarlar. Vistor ve Hökdiğ silahlar almaya çıkan bir kötüyü yakalarlar ve konuşturma odalarına atarlar. Ona vururlar, konuşturmaya çalışırlar, ama o konuşmaz. Ne yaparlarsa yapsınlar konuşmuyordur. Artık sinirlenip kafasına metal çekiciyi yerleştirler. Metal çekici insanın neresine yerleştiyse o yerini içine çekip acı içinde en geç 1 saatte öldüren bir alettir. Kötü yine konuşmaz ve:
- Zaten eğer beni öldürürseniz konuşturacak kimse bulamazsınız.
- Ben bunun aklına girip her şeyi öğreneyim!
- Evet nasıl olsa bu önemli bir durum ve eğer bunu yapmazsan herkesin sonu gelecek.
- Tamam o zaman yapıyorum.
Vistor bütün bilgileri öğrenmiştir. Onların planı yeni silahlar ve patlayıcı atanlar alıp bu kurdukları ordu ile ikiye bölünmek ve iki yerden birden saldırarak hepimizi yok etmek der. Hemen o konuşmayan kötüyü öldürürler. İşleri çok zordur.
Çoğu yerleri tuzaklarlar ve onların planlarını gerçekleştirmelerini engellemeye çalışırlar. Bir yere saklanırlar ve onlar tuzağın üstünden geçerken tuzağı çalıştırıp üstünden geçenleri yakalarlar ama bu iş bir veya iki kişiyle olmaz
derler. Herkesi durdurmaları çok zordur.
4) Savaş, yavaş yavaş yaklaşıyordur. Ordu neredeyse hazırdır. Yıl 1504 olmak üzeredir. Ordunun son 3 hedefi kalmıştır. O hedefleri de şunlardır:
1. Bir gözetleme makinesi kurup onları hem uzaktan vurmak, hem de yerlerini tespit edip ona göre savaşçı göndermek.
2. Bazı robotlar hazırlayıp onlarla Renbil Çağı'nı oyalamak.
3. Yeni, daha gelişmiş ve çok sayıda savunması olan bir İmparatorluk Kalesi'ne yerleşmek.
Tabi ki Hökdiğ ve Vistor bunları öğrenememişlerdir çünkü o yakaladıkları kişi de bunları bilmiyordur. Ama Vistor ve Hödiğ de kendilerini geliştirmek için herkesi toplarlar ve işe koyulurlar. Onlar da yeni silahlar, makineler, daha gelişmiş kaleler hazırlamaya başlarlar. Onlar bunu yapıncaya kadar kötüler işlerini bitirmiştir. Bir tane adamları tam önlerine bomba atmıştır. Bomba patlamak üzeredir ama görünmez bomba olduğu için nerede olduğunu göremiyorlardır. Çok korkarlar. O sırada birden başka bir kişi gelerek o bombayı atanı, attığı bombanın üstüne koyar ve bomba patlayınca sadece o bombayı atan kötü ölür.
- Sen de kimsin yeni bir kahraman mısın?
- Yok yok, ben bir kahraman değilim. Sadece iyilere yardım etmeyi seven bir yardımcıyım.
- Bombayı nasıl gördün ve onu nasıl yakaladın?
- Eskiden kahramanın bir alt seviyesi olan Mizren bölümündeymişim ve bu güçleri kazanmışım.
- Kendi kendine nasıl Mizren oldun ve bunu nasıl biliyorsun?
- Bana Renbil ordusu söyledi.
- O da kim, bizim çağımızdan mı bahsediyorsun?
- Hayır. SaynVan yöneticisinin gerçek adı Renbil'dir. Sizin çağınızın adı da mı Renbil?
- Evet. Bu nasıl tesadüf.
- Peki ya senin adın ne?
- Benim adım bilinmiyor siz bana Mizren diyebilirsiniz.
Mizren ekler: Ayrıca bir hazine bulmamız gerekiyor.
- Ne hazinesi?
Tam söyleyecekken gökyüzünden bir uzay gemisi düşer.
- Evet bu gemi bizi hazineye götürecek.
Gemi hareket etmeye ve gitmeye başlar. Hemen Hökdiğ geminin üstüne atlar ve gider. Vistor ve Mizren orada kalır. Vistor hazineyi bul der. Gemi çok hızlı bir şekilde hazinenin olduğu yere doğru gider. Ama Hödkiğ içinden bu gemiyi kim kullanıyor diye düşünür ve girip bakar. Ne görsün!
5) Gemiyi süren kötülerin bir adamıdır ve yanındaki kişi de ona silah doğrultmaktadır. Hemen kaçayım derken arkasından biri çıkar ve kafasına çok gelişmeyen bir tava vurup bayıltır. Onu bağlarlar. Vistor çok zeki olduğu için beynine sinyaller gelir. Hökdiğ'nin yakalandığını öğrenir ama nerede olduğu çok karışık olduğu için çözemez. Hökdiğ'i kötülerin yanına getirirler.
- Söyle bakalım sizin planınız ne, diğerleri nerede?
- Söylemem!
- Tamam şuna 2 tokat atın yine konuşmazsa acımayın, öldürün. Zaten işimize yaramaz. Onların hepsi yok olacak.
- O zaman öldür, hadi öldürsene!
Kafasına silah doğrulturlar. Tam ateş edecekken bazı sesler gelir. Ve bir parıltama ortaya çıkar. Kendi kendine bir hazine oluşur. Kötüler bunun ne olduğunu anlayamadığı için açarlar ve hazine hepsini içine çeker, sonra da parçalayarak dışarı atar. Hökdiğ'nin gücü de daha da artmıştır, 2 katına çıkmıştır. İpleri bir hareketiyle çözer. Vistor'ların yanına gider ama herkes birbirini öldürüyordur. Olamaz, savaş başlamıştır! Savaş yıllar boyunca devam eder.
Yıl 10628. Artık yepyeni yapay zekalı robotlar, nükleer bombalar, ultra menzil ve donanımlı füzeler, silahlar çıkmıştır. Kimse tahmin bile edemez. Yerler çok değişmiştir. Savaş için farklı taktikler gelişmiştir. Herkes iyice korkmaya başlar ama Vistor, Hökdiğ ve Mizren kendilerine, kahramanlığa yakışır bir şekilde cesurca savaşırlar. Mizren kendinden korkmayarak birden gitmeye başlar.
- Dur mizren nereye gidiyorsun?
- Bu zafer bizim!
Son sözü bu olur ve elindeki tüm bombaları atar. 47 kişi ölür. 2 silahındaki tüm mermileri kafalarına atar. Bir 103 kişi daha ölmüştür ama geriye ölmeyen 1822 kötü, 509 iyi savaşçı kalmıştır. Mizren en büyük gücü olan feda gücünü kullanır.
- Dur Mizren yapma!
Mizren kendini 322 kişi karşılığında feda eder. Artık kötüler 1500, iyiler de 508 kişi kalmıştır.
Bütün iyiler Mizren'in kendini feda etmesine çok üzülürler. Savaşmaktan çok yorulduklarında da iyiler mola teklif eder ama kötüler kabul etmez. İyilerin sayısı da iyice azalmaya başlamıştır. Her bir kötü öldüğünde üç tane de iyileri öldürüyorlardır. Yenilmek üzerelerdir. Yapacak hiçbir şeyleri kalmamıştır. Bir kişi daha kendine güvenerek lazer silahı ile taramaya başlar ama sadece 5 kişiyi öldürebilir, sonra kendisi de vurulur.
6) Çok ilginç şeyler olmaya başlar. Gökyüzünden; içinde yeni çıkan elektrik silahı ile kötüleri öldüren insanların olduğu, uçan tanklar gelmeye başlar. Herkes şaşırmaya başlar. Hökdiğ Vistor'a "bu da ne?" diye sorar. Vistor da "Bilmiyorum ki, acaba bu uçan tanklar ve içindeki insanlar kim!" diye cevap verir. Daha sonra Vistor tankın içindeki kişileri süper zihni ile görmeye çalışır, kendini çok zorlar ama başaramaz.
- Bir B ile C planı yapmalıyız. Yoksa bunların kim olduğunu öğrenemeyiz. Sence ne yapmalıyız Vistor?
- Bence uçağın içine girmeliyiz veya onların tüm kötüleri öldürmesini beklemeliyiz.
Ama kötüler 1057 kişi kalmıştır. 528 kişi iyileri öldürmeye çalışırken, 528 kişi de uçan tankı düşürmeye çalışıyordur. Kalan 1 kişi de ne yapabileceklerini düşünüyordur ama son kalan 508 iyi Vistor'un emriyle savunmadan çıkıp saldırıya geçiyorlardır.
Herkes birbirini öldürüyordur ama bu sefer iyiler daha şanslıdır. Kötüler uçağı düşürememiş veya oyalayamamışlardır. Uçan tanklardaki elektrik silahıyla eteş eden kişileri vursalar da onların gövdesi olsun, başı olsun her yerini koruyan koruma giysileri vardır. Çelik yelek veya zırhdan çok daha güçlüdür. İyilerin sayısı 395 kişi kalmıştır ve kötülerin sayısı da 522 kişiye düşmüştür. Kötüler son anda durun derler.
- N'oldu ne istiyorsunuz yoksa bizden korktunuz mu?
- Beraberlik teklif ediyoruz.
- Yok ya! Siz, biz mola teklif edince kabul ettiniz mi sanki! Ölün hepiniz!
- Tamam siz bilirsiniz, bu savaşı biz kazanacağız. Hiç şansınız yok.
- Üç saniye sonra savaş başlayacak. Bir, iki ve üç!
Tekrar savaş başlar ve herkes taktiklerini kullanır. Kötüler bir kişiye 5 kişi dalarak şanslarınız arttırır. İyiler savaşın kazanılması için fedakarlık yapıp kendilerinden daha güçlü kişileri vurulmasın diye korurlar.
Kötüler iyilerin etraflarını sarıp 4 bir yandan dalarlar. İyiler de BostKen (Ölümcül Zafer) bombası atıp kendilerinden de 80, karşı takımdan da 80 kişi ölmesini sağlar. Sayılar çok azalmıştır! İyiler 70, kötüler ise iyilerden daha az olup 45 kişiye düşmüşlerdir. Kötüler bu sefer:
- Bizi öldürmeyin. Pes ediyoruz.
- Mizren için sizi öldüreceğiz!
- Dur Hökdiğ ne yapıyorsun? Benim gibi ceza mı alacaksın?
- Vistor unuttum, doğru. Teslim olan kişi öldürülemez.
- Tamam hadi. Gidin.
- Dur bir dakika onların gitmesine izin verirsek savaş bitmez ki! Kaybederiz.
- Olamaz!
Kötüler bu fırsattan yararlanıp iyileri aniden öldürmeye başlarlar. Hökdiğ tam vurulacakken bir kahraman kendine yakışır bir şekilde, Hökdiğ'i düşünerek önüne atlar ve kurşun da Hökdiğ yerine ona gelir.
- Hökdiğ dikkat etsene! Vurulacaktın. O olmasaydı belki savaşı kaybedecektik.
- Aniden saldırdılar. Ne yapabilirdim ki?
İyiler çok sinirlenir ve Vistor hayatının en büyük çığlını atar. Onlara doğru koşmaya başlar ve vurulmasın diye sürekli kıpırdar. Çok hızlıdır. Kötülere yaklaştığında da hepsinin üstünden atlar ve arkalarına geçer. Kötülerin yarısı öne, yarısı arkaya bakıyordur. İyiler hem önden, hem de arkadan daldığında kötüler ne yapacaklarını bilemezler ve daha hızlı ölmeye başlarlar. Kötülerden son 1 kişi, iyilerden de son 100 kişi!
Vistor da şu sözü eder: "Baksana sen bana, böyle olacağını biliyordun. Neden savaşa kötü olarak katıldın da bizden katılmadın? Beni zorladılar diye yalan atma!"
- Siz hile yaptınız. Bu uçan tanklar gelmeseydi kazanıyorduk görmediniz mi?
Vistor ve Hökdiğ aralarında konuşup bunun gerçekten de bir hile olduğuna karar verirler ve savaşı kaybetme cezası alacağız diye korkarlar. Ama son kalan kötü buna dayanamaz ve, "şimdi beni vuracaksınız demi?" der. İyiler cevap vermeden kendini vurur. Geriye son bir soru kalmıştır. Bu uçan tankların içinde kimler vardı?
Uçan tanklar yavaş yavaş inmeye başlarlar. Daha sonra kapılar açılmaya başlar. Bütün iyiler dikkatli bir şekilde ve merak içerisinde uçan tanklara bakıyorlardır. Hepsinin kapısı açılır ama ne görsünler? Hepsinin içerisinden SayhVan (SaynVan yöneticisinin yardımcıları) ve birinin içinden de Saynvan yöneticisi (SaynKor) çıkar. Vistor özel düşünme yeteneğini kullanır ve çok güçlü bir şekilde düşünür. Bu SaynVan'ların en başından beri kötü olduğunu anlar ve bağırır. "Bunlar en baştan beri kötüymüş!" SaynVan'lar 98 iyiyi öldürür ve geriye sadece Vistor ile Hökdiğ kalır.
- SaynKor sana inanamıyorum!
- Şimdi istesem seni tek parmağımı hareket ettirerek bile öldürürüm.
Vistor ve Hökdiğ birbirlerine bakarlar. Gerekenin bu ülkenin zaferi olduğunu düşünürler ve kendilerini öldürünce ne olacağını hiç düşünmezler. Emin bir şekilde ışın patlayıcısının düğmesine basarlar ve hem kendilerini, hem de SaynVan'ları öldürürler. Savaş iyilerin zaferi ile bitmiştir. Artık kimse savaş başlatamaz. Hiçbir kötü olsun veya iyi olsun savaşçı kalmamıştır ama en az 1000 yıl daha savaş olmaz. Herkes mutluluk içinde Renbil kahramanlarını hatırlarlar.