Gerçekten, bir günüm bile düzgün geçemez mi?
Ben Andrew. Kaliforniya'nın Pittsburg kentinde şerifim. Yani şeriftim. Tüm bu olanlar başlamadan önce...
Size neler olduğunu anlatmak isterim.
Polis arabasında benim gibi şerif olan arkadaşım John ile oturmuş, kahvelerimizi içip donut yiyorduk. Ayrıca eminim ki gayet mutluyduk. Birden telsize bir ihbar geldi:
- CA/PTPD0208 Merkez! CA/PTPD0208 Merkez! Kaliforniya Delta Otoyolu'nda çalıntı 86' Model Ford marka araba! Hırsızlar silahlı.
Harika.
Hemen donutu monutu bırakıp yola koyulduk.
Adamların nereden geleceğini bildiğimiz için önceden yollarının önüne barikat kurduk ve bekledik. Çok geçmeden yolun karşısından 86' model Ford marka bir arabanın geldiğini gördük. Hemen silahlarımızı hazırlayıp beklemeye başladık.
Adamlar düşündüğümüzden farklı davrandı. İki tane adam camdan çıkıp bize ateş etmeye başladı. Böylece bir çatışma çıktı. Yavaşça üstünlük sağladık. Her şey normaldi. Fakat bir anda karnımda bir yanma hissettim. Bakınca vurulduğumu gördüm. Yaramdan oluk oluk kan akıyordu. Hatırladığım son şey John'un bana bakıp "HAYIR!" diye haykırdığı.
Uyandığımda hastanedeydim. Yaram temizlenmiş, kurşun çıkarılmıştı. Yanıma bırakılan bir notta uzun süredir komada olduğum yazılıyordu. Ancak garip olan bir şey vardı. Ne yanımda John vardı, ne de bir doktor veya bir hemşire. Telaşlanıp hemşire çağırdım. Yanıt alamadım. Kendi imkanlarımla yataktan kalkmak zorunda kaldım. Koridora çıktım.
Çıkmaz olaydım.
Koridor resmen cehennem yeriydi, her şey etrafa saçılmıştı. Kimse yoktu. Koridorun sonundaki yoğun bakım odasının kapısı dikkatimi çekti. Kapı kilitlenmişti ve üzerinde "SAKIN AÇMAYIN KURT İÇERİDE" yazıyordu.
Kurt mu?
Kurt.
Hangi manyak kurtları hapsederdi ki?
Kısa süre sonra bu kurtların normal kurtlar olmadığını anladım. Sürekli kilitlenmiş kapıyı zorluyorlardı ve buna bakılırsa çok sinirlilerdi.
Dışarı çıktım. Bir anda kafamda bir ampul yandı.
Madem neler olduğunu anlayamamıştım, eve gitmem en doğrusu olurdu.
Hemen yola revan oldum.
Sokaktaki her şey "Bu bir kıyamet" diye bağırıyordu. İnsanlardan eser yoktu.
Sonunda evimi buldum. Kapı kırılmıştı. İçeri girdim. Ne karım, ne de çocuğum evde yoktu. Aile albümlerimiz ve yemeklerimiz alınmıştı.
Eğer bu bir tür kıyamet ise, umarım karım ve çocuğum hayattadır. diye düşündüm.
Ne yapacağımı bilemedim. Arka bahçeme girdiğimde ilk kez bir kurtadamla karşılaştım. Şanslıydım ki belden aşağısı kesilmişti. Yerde sürünüyordu. Bana pençe atmaya ve beni ısırmaya çalışıyordu. Bunlar da neydi böyle? Yine de bu yaratıklar bana korkunç geldi ve koşarak kaçtım.
Sırf bir insan bulmak için Sacramento'ya kadar yürüdüm. Hatırladığım kadarıyla yaklaşık 110 kilometre. Ama bulamadım. Artık yürüyecek mecalim kalmamıştı. Bir kaldırıma oturdum. Ben komadayken neler olmuştu acaba?
Ben bunları düşünürken sokağın karşısından bana doğru koşan bir şey gördüm. O neydi? Bir insan mı? Bir köpek mi? Yoksa hayal mi görüyordum?
Hayır. Hiçbirisi değildi. Bu bir kurtadamdı.
Ve belden aşağısı da vardı.
Kurtların Yükselişi 2. Bölüm : Hayatımı Kurtaran Adam
Yorumlarınızı ve düşüncelerinizi esirgemezseniz sevinirim.
Esen Kalın.